Sorun olan eşcinsellik değil, homofobi
“Denizli LGBTİ ve Aileleri” oluşumun bu haftaki konukları gençlerdi. Toplantımızın konusu kendiliğinden oluşmuştu. Bir gün önceden bir öğretmen aramıştı. Eşcinsel olmadığını ama eşcinsel bir öğrencisinin olduğunu ve LGBTİ’lere destek olmak amacıyla buluşmalarımıza katılmak istediğini söylemişti. Ne tesadüftür ki bu hafta da öğrenciler katılmıştı toplantımıza.
Öğretmenimizin tanıdığı öğrencimiz ailesine açılımını yapmış ama dindar bir ailesi olduğu için tepki görmüş ve baskı altındaymış. Şu aşamada ailenin durumu kabullenmesi söz konusu değilmiş. Çocuk psikolojik tedaviyle eşcinselliğinden kurtarılma mağduriyeti de yaşamaktaymış. Çocuğun eşcinsellikle ilgili hiçbir tereddütü ve sıkıntısı yokmuş. Tek derdi ailesiymiş. Açılmayabilirdi ama eşcinsel olarak, kendisi olarak var olmak istiyormuş.
İşte bu aşamada anlamayacak kişilere açılımın lüzumsuz olduğu durumu devreye giriyor. Seni kabul etmeyecek insanlara karşı var olmanın ne amacı olabilir, kime faydası olabilir; özellikle aile denilen unsurun eşcinsel karşıtlığı sana zarar verecek boyuttaysa… Ekonomik bağımsızlığını kazanıp ayaklarının üzerinde durduktan sonra ne yapacaksan yaparsın. Bu söylediklerimden de açılım karşıtı olduğum çıkarılmasın. Çünkü insanlar önceki yazılarımı okumadan ve genel anlamdaki düşüncelerime bakmadan yanlış bir değerlendirmede bulunabiliyor. Ailesi kabul edecek bir yapıya sahipse, tabi ki de çocuklar açılımlarını yapabilirler ailelerine.
Buluşmaya katılan öğrencilerin çoğunun aileleri bilmiyor eşcinselliklerini. Ama bu eşcinselliklerinden şüphelenmiyorlar anlamına da gelmiyor. Çünkü konuşmalarda eşcinsellik konusu geçiyor, eşcinsellik korkusu yaşanıyormuş. Okul yaşamlarında da feminen olmayanların eşcinselliklerinden şüphelenilmiyormuş. Şüphelenilenler ise zaten arkadaş sayısını sınırlı tutup, okuldan gelip okula gidiyorlarmış. Hepsinin açılım konusundaki düşüncesi, öğrenip hayatlarından sonra ekonomik özgürlüklerini kazanıp da açılmak. Çünkü hiçbiri ortalığı karıştırmak düşüncesinde değil şu anda. Açılımını yapan gençler de var. Heteroseksist bir toplumda ailenin erkek tarafı karşı çıkıyor eşcinselliğe; babalar ve abiler. Kız kardeşler ve annelerin iknası daha kolay oluyor.
Buluşmamızdaki konulardan birisi de, kendilerinin biseksüel olduğunu söyleyen gençlerin heteroseksüel evlilik yapıp, evlendikten sonra eşcinsel taraflarını tamamen yaşamaktan vazgeçmek istemeleri. Bunu-eşcinsellikten vazgeçmeyi başarabileceklerine inanıyorlar. Oysa 45 yaşındayım ve evlendikten sonra eşcinselliğe tövbe edeceğini söyleyen o kadar çok arkadaşım oldu ki... Hem kendilerine zehir oldu hayat, hem de evlendikleri kadınlara. Çünkü ne eşcinsel erkekler kadınları tam anlamıyla sevebilirler, ne de eşcinsel erkeklerin sevgisi heteroseksüel kadınlara yetebilir. Bir şeyler mutlaka eksik kalır. Eşcinsellerle heteroseksüellerin evlilikleri toplumsal bir mecburiyetten ibarettir. Bunun başka da sağlıklı bir açıklaması yoktur.
Buluşmaya katılan, ruhta transseksüel olup, öğrenim hayatından dolayı erkek görünümünde olan bir arkadaşımız da, “Ben de gey olsam, aileme açılmazdım. Çünkü insanların ’erkek sıfatları’ ile itham etmeleri bir gey olarak beni rahatsız etmezdi. Gizli bir gey olarak yaşamak belki de beni bu kadar-gizli bir transseksüel olarak yaşamak kadar zorlamazdı” diyor. Bunun-gizli bir transseksüel olmanın zorluğunun sebebi, transseksüelliğin görünmez olamayışı mı? Çünkü rol yapamayacaksın, kandıramayacaksın kimseyi.
Buluşmalarımıza değişik oluşumlardan katılımlar devam ediyor. Fenerbahçe “Taşra” grubundan sonra, dün akşam da Galatasaray “Tek Yumruk” grubundan bir kişi katıldı ve LGBTİ’lere destek olmak istediklerini söyledi. LGBTİ’lere destek olmak isteyenlerin genç olması, uzun vadede eşcinsel mücadelesi açısından çok umut verici. Bu haftaki buluşmamızda öğrenciler, öğretmen, Galatasaray ve Fenerbahçe gruplarından kişiler ve gazeteciler vardı. Evrensel Gazetesi’ne İranlı mülteci LGBTİ’ler ve genel anlamda eşcinsellik, transseksüellik konusunda bir röportaj verdim.
Sonuç: Homofobiyi, transfobiyi çözmeye aile ve eğitim hayatından, din açısından yaklaşmak çok önemli, çok öncelikli. Ve her kesimle temas kurmak şart. Ve ve “onarım terapisi” gibi eşcinselliğe hastalık olarak bakan ve tedavi edilebileceğini iddia eden yayınlara dur denilmesi gerekiyor acilen. Çünkü öğretmen arkadaşımızın yardımcı olmaya çalıştığı öğrencinin ailesinin ve psikoloğunun çocuğa karşı takındığı homofobik tutumun en büyük dayanağı eşcinselliğe iyileştirilebilecek hastalık gibi bakan bu yayınlar.
Kaynak: www.kaosgl.com 27.10.2014
|
|
Eklenme Tarihi : 27.10.2014 |
Haber Editörü : PikeAS |
«« GERi
|
Bu haber 337350 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
|
Ülkede, herkes eşcinsellerin nasıl avlandığının, öldürüldüğünün, sürüldüğünün farkında. Onlara sapık diyerek işin içinden çıkıyorlar. İnsanlar, eşcinselliği bilmiyorlar ve bu yüzden çok korkuyorlar. Gaylerin çektiği eziyetlerin aynısının, kendi başlarına gelmesinden korkuyorlar. Yoksa, insanlar tepki vermese, bağırıp çağırıp, çığlıklar atmasa, belki de bu kadar büyümeyecek bu HOMOFOBİ. Bir çok insan telef oldu, hayatı kaydı, ama olan bize oldu... Tanıdıkça, eşcinsellerden korkmamaya başlıyorlar. Acı çekmeye gelmişiz bu dünyaya...
Yazan : Calgary
Beğen
|
Yorum yazmak için login olunuz
|
|