Oray Eğin biraz az Amerikan filmi izle lütfen!!!
AKŞAM GAZETESİ YAZARI ORAY EĞİN`DEN YILIN EN ABUK SABUK YAZISI!!! SERİ KATİLLERİ AŞK YAŞAYAN İKİ EŞCİNSEL OLARAK NİTELEYEN ORAY EĞİN, YARI TÜRKÇE YARI İNGİLİZCE OLAN ANLAMSIZ YAZISINDA AMERİKAN FİLMLERİNİN FAZLA ETKİSİNDE KALMIŞ!!! ORAY EŞCİNSELLERE NEDEN ÇAMUR ATIYOR!!! BUNLAR DÜPE DÜZ HETEROSEKSÜEL CANİ!!!
AKŞAM GAZETESİ YAZARI ORAY EĞİN`DEN YILIN EN ABUK SABUK YAZISI!!! SERİ KATİLLERİ AŞK YAŞAYAN İKİ EŞCİNSEL OLARAK NİTELEYEN ORAY EĞİN, YARI TÜRKÇE YARI İNGİLİZCE OLAN ANLAMSIZ YAZISINDA AMERİKAN FİLMLERİNİN FAZLA ETKİSİNDE KALMIŞ!!! ORAY EŞCİNSELLERE NEDEN ÇAMUR ATIYOR!!! BUNLAR DÜPE DÜZ HETEROSEKSÜEL CANİ!!!
Akşam Gazetesi Yazarı Oray Eğin`den yılın en abuk sabuk yazısı!!!
Oray Eğin biraz az Amerikan filmi izle lütfen!!!
İki cani yola çıkıp bir çok cana kıyıyor. Yakalanmadan 1900 Km den fazla yol alıyor. Her durakta bir iki can alıyor... Ülke polisi bir türlü bu yollarda canileri durdurmuyor... Ülkenin aksak işleyen hukuk sistemi onlarca sabıkaya rağmen bu canileri sokağa salıyor... Rahşaniçe AF çıkartıp binlerce ocağın sönmesinde büyük etken oluyor....
Canilerin işledikleri suçların sebebini Akşam Yazarı Oray Eğin buluyor... Bastırılmış eşcinsellik ve gizli ya da açık aşk...
Yazısına etkilendiği Amerikan filmlerinden duyup bir kağıda yüz kere yazarak ezberlediği ingilizce kelimeleri de ekleyen Oray Eğin, saçmalamakta sınır tanımamış....
Alkışlar Oray Eğin`e
BRAVO, BRAVOOOOOO, TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR!!!!
Tunç Erden Yakar
İŞTE ORAY EĞİN`İN YAZISI!!!!
Akşam Gazetesi yazarı Oray Eğin`in yazısı
Yiğit-Mehmet çiftinin motivasyonu aşk olmasın?
Şu anda sabaha karşı üç Los Angeles`ta, bir üniversite öğrencisi gibi Mountain Dew içerek ayakta kalmaya çalışıyorum, 10 saat geriden Türk gazetelerini okuyorum ve nefes nefese seri katiller Yiğit-Mehmet ikilisinin maceralarını takip ediyorum. Ve doğrusu, bu ikiliye `çift` demek daha açıklayıcı olacakmış gibi geliyor. Fena halde `Thelma ve Louise.` İçinde neo-feminizm eksik bir tek.
Ridley Scott`ın filmi cinayet işledikten sonra arabaya atlayıp Meksika`ya kaçmanın planlarını yapan iki kadını anlatıyordu; hatırlayalım. Thelma`yla Louise kendilerine tecavüz etmek isteyen birini öldürdükten sonra yollara düşüyor, yolda cinsel tacize uğruyorlar, kamyonunu havaya uçuruyor, soygun yapıyorlar ve en son sahnede üstü açık Thunderbird`lerinde el ele bir tepeden uçuyorlardı. Düşüyorlar mı, sonları ne oluyor bilmiyoruz. Filmin karesi donuyor ve gerisi hayal gücümüze kalıyor.
Benzer şekilde Thelma ve Louise arasındaki ilişkinin de ne olduğu tam olarak açıklanmıyor, Louise`in neden Teksas`a gitmek istemediği gibi. Ama hepsi üzerine aşağı yukarı tahminler yürütülebilecek doneler mevcut. Bildiğimiz, son sahnedeki el ele ölüme gitme sahnesinden anladığımız şu: Aralarındaki ilişki dostluktan öte bir yakınlaşmaya işaret ediyor. Kadın dayanışmasının sınırlarını aşan bir yakınlık.
Mehmet ve Yiğit`in de sadece yol arkadaşı olduğunu söylemek güç. Dünkü Hürriyet zaten imalı bir başlık atmış Mehmet`le ilgili `Kız gibi tatlı çocuktu` diye. Mehmet de, beraber Anadolu yollarına düşüp `zevk için` insan öldürdüğü ortağı (partner`i) Yiğit de bol ablalar arasında büyümüş. Hatta Mehmet ablalarıyla aynı yatakta yatmayı karısıyla beraber olmaya yeğlermiş. Ya da ütü yapar, mutfak işleriyle ilgilenirmiş.
Eylemin alt metninde neyin yatabileceğini ailesinin okumaması doğal. Ablalarının son derece tuhaf olan ve dışarıdan bakıldığında bir ensest orjisi gibi görülebilecek üç-kardeş -bir arada- yatalım fikrinde bir çarpıklık bulmak yerine sempatik görmeleri de anlaşılabilir...
Zaten bütün olayda bir farkında olmama hali baskın.
Mehmet de Yiğit de toplumda dışlanmış, `outcast`, `sapma` nitelendirilebilecek özelliklerinden dolayı yalnızlığa itilmiş. Birbirlerini bulduklarında güvenmelerini, kapalı dünyalarının kapılarını birbirlerine açmaları normal. Eyleme dönüşmemiş olabilir, farkında da değillerdir büyük ihtimalle, fiziksel bir temas olması da gerekmiyor ama burada olan düpedüz ilk bakışta aşk`tır. İlişkideki rolleri bile benzincinin Milliyet`e anlattıklarında gizli olabilir mi: Yiğit dövmeli ve kolunda izler olan, küfürler eden, emir veren yani `baskın` taraf, Mehmet ise `şık giyimli`, boyun eğen.
Onları kurulu düzenlerini bırakıp kısa süre içinde birbirleriyle olmaya iten, yola çıkartan, kaçıran, öldürten de bu ilk bakışta aşk`ın adrenalini. Belirleyici olan cinsellik değil çünkü. Bir bilinçaltı motivasyonu söz konusu burada: Sığınma, kardeşlik, ortaklık vs. Farklı adlar konabilir ama hepsinin kökeninde aşk`tan başka ortak payda bulmak güç. Cinayetler belki de kendi içlerinde hapsettikleri tutkunun, arzunun dışa vurumu, orgazmı. `Zevk için` öldürdüklerini söylüyorlar, bu bir orgazm deklarasyonu aynı zamanda. Başka yerde eksik bırakılmış, tatmin edilmemiş, yarım kalan bir orgazmın, belki de aralarında yeşermeyen, yeşermesinden korktukları, ancak öldürerek kurtulabilecekleri bir ihtiyacın `subsitute`ü, yerine geçeni. Yasak elma.
Tıpkı Meksika`ya gitmek isteyen Thelma ve Louise, `Katil Doğanlar`ın Mickey ve Mallorie`si gibi Anadolu`yu dolaşan ve güçlerini, varolma sebeplerini `tutku`dan alan iki karakter. Capote`nin `Soğukkanlılıkla` romanlaştırdığı katilleri gibi iki erkek ama asla amaçsız, hedefsiz bir cinayet olamaz. İyi kötü, yeterli ya da yetersiz, farkında olunan ya da olunmayan, insanın her adımının bir amacı, sebebi vardır çünkü.
Bütün `true crime` vak`alarında olduğu gibi sonuç hiçbir zaman o kadar kolay değil, cinayet hiçbir zaman sanıldığı kadar basit değil ve her zamanki gibi çok sapmalı, çok kafa karıştırıcı, fazlasıyla derin bir mesele. Takip ettiğimiz bir aşk romanıdır aynı zamanda
|
|
Eklenme Tarihi : 28.10.2006 |
Haber Editörü : senLeBen |
«« GERi
|
Bu haber 548157 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
Bu habere yapılmış bir yorum bulunmamaktadır |
Yorum yazmak için login olunuz
|
|