AnaSayfa | Haber | Sohbet | Radyo | Burçlar | ilanlar | iletişim
Turkish English German  
İçinizdeki Ses! Gabile.com   alain_delon:[istanbul] Boş insanlara değer vermeyin yoksa onlar gibi zamanıda boşa harcarsanız...     |     misafir00:[Mersin] Mesajını heyecanla bekliyorum.     |     Kentsel_donusum:[Bursa] selamlar bursadan seviyeli gizlilik icinde görüşmek istersen yazz.     |     Poseidon93:[Kocaeli] İstanbul Anadolu Yakasından yeri olanlar yazabilir. .     |     aks68pas:[Aksaray] sadece olgunlar bir mesaj mesafesindeyim.     |     anfb34:[istanbul] Mutlu bir gün diliyorum herkese.     |     LonelyAngel80:[istanbul] Ekim başında Balıkesir Akçayı gezmek istiyorum. Oraya yakın yerlerde misafır alacak var mı?.     |     deterministik:[Samsun] Tüm GaBiLe platformuna iyi günler dilerim, gününüz neşe ile geçsin..     |     buyuksvr:[istanbul] yeri olan olgunlar bekliyorum.     |     BLackBoy03:[Kocaeli] orta asyalilar yaza bilirmi izmit 😉.     |     xxxxmen:[Ordu] oksijen diyarı ordudan selamlar beraber olmak dileliğle buluşalım ordu güzel yer.     |     esinizoolurumm:[istanbul] esinizoolurumm:[Selam şekerler herkesi bekliyorum. Mecidiyeköy.     |     Mertchaserap:[istanbul] Önce insanlık...     |     karamelle:[istanbul] SİSLİ BOMONTİ NOBETCİ HEMSİRE :D.     |     esinizolurum:[istanbul] esiniz olurum:[İstanbul] Selam yazın tanısalım. Mecidiyeköy.     |     olgunsevenankli:[Ankara] 180 90 57 YAŞINDA ANKARADAN KENDİ HALİNDE BEKAR BİRİ .     |     By_ap_3939:[Kirklareli] By_ap_3939.     |     olgungrupcupsf:[istanbul] olgungrupcupsf:[İstanbul] Mecidiyeköy. Herkesi bekliyorum..     |     Saygl:[istanbul] Sadece hafta içi gündüz bana yakın haznedar Merter b.köy Ataköy esenler yeri olanlar..     |     Ezel1905:[istanbul] Heyyyy 🤚.     |    
Login
Lütfen Bilgilerinizi Giriniz.
Rumuz:
Şifre:
Şifremi Unuttum

Şu an Online
1725 Üye var




Hızlı Ara | Detaylı Ara | Özel Ara | Yeni Üyeler | Popüler 100 | Ekim TOP 10
Haber | ‘Eşcinselleri de Trene Bindirin!’

‘Eşcinselleri de Trene Bindirin!’


"Başbakan’ı karikatürde kedi şeklinde gösterdi diye karikatüriste ceza verildi. O zaman neden bu konuyu zoologlara bırakıyoruz denmedi! Eşcinselliğin hastalık olup olmadığının tartışılması tamamen siyasi bir meseledir, asla tıbbi bir mesele değildir. Bugün ve gelecekte nasıl bir toplumda yaşamak istiyorsanız bu konuda ona göre pozisyon alırsınız."

Süreyyya Evren yazdı.

Son yaşadığımız Kavaf krizine kolaycılığa kaçmadan bakmak zorundayız. Kavaf şudur budur dedik ve konu kapandı, herkes mutlu, denebilir mi? Doğrusu, eşcinsellik hastalıktır diyen politikacı değil, bunun söylenebilir olduğu ortamdır suçlu olan. Dünyanın her yerinde muhafazakâr partilerin üyeleri üç aşağı beş yukarı böyle düşünüyor olabilirler. Ama pek çok yerde kolay kolay ağızlarını açamazlar. Mesele budur. Burada skandal olan bir bakanın bunu düşünmesi değil. Bir bakanın bunu telaffuz edebilmesi, sonra istifa etmek zorunda kalmaması, liderlerin her oylamada Ermeni soykırımı meselesini meclislerden ve hayattan çıkartın, tarihçilere, arşivcilere bırakın der gibi eşcinsellerin toplumda kültürel (yer yer de fiili) soykırımlara uğratılması konusunu da doktorlara bırakalım demesi, diyebilmesi ve bir şey olmaması... Bir politikacı bunu söyler, henüz skandal gerçekleşmemiştir; ama bunu söylemesine rağmen bir şey olmazsa, başına bir şey gelmezse, işte skandal o an yaşanmıştır. Skandal bunlardır. Üstelik bu siyasi meseleleri uzmanlara bırakalım diyerek siyasi pozisyonunu oldubittiye getirme arayışı ne kadar da yanıltıcı; gerçekte bugün ne tavır alınacağını en son soracağımız kişi kronikçiler. Bu konudaki karar bugünü ve geleceği etkileyecek siyasi bir karardır, hükümetlerin, yazarların, vatandaşın, kendi yaşamlarını etkileyecek, nasıl bir yaşam, nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya istediklerine dair soruları aralayacak bir meseleyi bir arşiv belgesinin okunaklılığı meselesi olarak kodlamak ne demektir? Daha önce de andığımız şirket-devletin siyasi her konudan kaçma arzusu mu? Konunun aslında siyasi olduğunu gizleme arayışı mı? Ermeni soykırımı yasa tasarısı oylamalarına eşlik eden tartışmaları izlediyseniz yorumların yarısının para hesapları olduğunu fark etmişsinizdir; şirketlerini reddederiz, bizim şirketlere ne olur, tazminat öder miyiz vs vs. Bunlardaki ahlaki pozisyon yoksunluğu deşifre edilmeli: mesela edebiyatçılar arasında, başlangıç olarak, “madem hesap vakti geldi, tazminat ödeyelim, toprak verelim, karşılığında biraz ahlak alalım!” imza kampanyası başlatılabilir... İlk dizesi ve son dizesi yukarıdaki cümle olan bir toplu şiir yazılabilir...

Ermeni soykırımı yasa tasarıları sırasında alınan tavırlarla ‘eşcinsel hasta’ krizinde alınan tavırlar birbiriyle iç içe. Kişisel olan politiktir denir ama bu kadar görünür olmuyor her zaman. Hatırlarsanız Başbakan’ı karikatürde kedi şeklinde gösterdi diye karikatüriste ceza verildi. O zaman neden bu konuyu zoologlara bırakıyoruz denmedi! Eşcinselliğin hastalık olup olmadığının tartışılması tamamen siyasi bir meseledir, asla tıbbi bir mesele değildir. Bugün ve gelecekte nasıl bir toplumda yaşamak istiyorsanız bu konuda ona göre pozisyon alırsınız. Eşcinsellerin gizlendiği, ötekileştirildiği, yaratık muamelesi gördüğü, dışlandığı ve en fazla onlara yüce gönüllülükle hayatta kalma hakkının verildiği bir ülkede yaşamak istiyorsanız “acaba eşcinsellik bir hastalık mıdır, bir soyup inceleyin” dersiniz. Cinsel tercihlerin sorgusuzca yaşandığı, cinsel kimliklerin herhangi bir dışlamayla sonuçlanmadığı, eşitlikçi, özgür, heterojen bir toplumda yaşamak istiyorsanız da bu tür sözleri duyar duymaz tüyleriniz diken diken olur ve isyan edersiniz. Hükümet adına bu konuda yapılan artçı açıklamalardaki şu “eşcinsellere ben şahsen hasta demem, doktorlar bilir, biz müsamaha ile bağrımıza basıyoruz” tonuna dikkat çekmek istiyorum bir de. Yukarıda en fazla yüce gönüllülükle hayatta kalma hakkının bahşedilmesinden bahsettim ama gerçekte bu dahi esirgenmekte: sürekli ve neredeyse sistemli bir şiddet, birbiri ardına eşcinsel ölümleri getirirken, diyelim tinerci cinayetlerinden irkildiği kadar irkilmiyor sistem, bir önlem almak zorundaymış gibi hissetmiyor kendini. Yani bu hayatta kalma hakkı dahi son derece şüpheli durumda. İkincisi de “biz yaşamanıza müsaade ediyoruz daha ne istiyorsunuz, kızdırmayın göndeririz Ermenistan’a” tarzı duygusal rehin alma tutumlarının korkunçluğu var. Gerçekten de, bir büyük –ve herhalde şu yolda parçalanacak hızlı trenlerinden birini bu işe ayırmayı tercih ederler– trene kâğıtsız Ermeniler, kamptaki Kürt çocukları, eşcinsel hastalar ve hepsini diline dolayan solcular bindirilip Ermenistan’a gönderilse ülke ne kadar rahat edecek! Belki bu maddeyi de protokole eklerler...

YA DA HEPSİ 68’SİZLİĞİN SUÇU
O zaman şunu da sormamız gerekir: neden ‘hasta eşcinsel’ gibi sözler edilebiliyor ve bir şey olmuyor? Neden bizim kültürel ortamımız böyle? Buna ‘biz zaten adam olmayız’ tarzı bir duygusal cevap kanalı var biliyorum, ama daha realist bir kanalı zorlayalım bugün. Esas sebep şu: Türkiye hala 68’ini arıyor! 68’in dünya soluna ve giderek toplumlarına yaptığı etkiyi Türkiye solu 68’de pek göremedi, 80’lerin ikinci yarısında ve 90’larda biraz görür gibi oldu, ama gördüklerine bir türlü tam inanamadı. Tanıl Bora’nın “geleneksel sol negatif okuma” dediği okuma “68 hareketinin anti-otoriterliğini, yerleşik bütün kurumlara karşı körüklediği şüpheyi, kendiliğindenliğe açtığı sahayı, doğrudan eylemciliği” vdlerini görür, ama bunların iyi olduğuna inanmaz, hala da inanmamayı sürdüren bir yelpazeyle ayaktadır ve son süreçteki geri çekilmenin ortodoksiye açtığı alanla inançsızlık daha da artmaktadır. Türkiye’de devlet eliyle kontrol altında tutulmuş sol 60larda tam ortaya çıkma fırsatı bulduğunda geldi dünyaya 68; ve Türkiye’de sadece sosyalist ilerlemenin ivmelenmesi, sıçraması olarak etki yapabildi. Neyi özgürlükçüleştirecekti ki diye sorulabilir gerçekten –özgürlükçüleştirilmesi beklenen geleneğin kurulması işi vardı daha. Başka mecralarda sürdürülmesi uygun kaçacak detaylı tartışmalar gerektiren bir konu –ama kesinlikle arşivcilere ait bir konu değil bu! Bugünümüzü etkiliyor, geleceğimizi etkiliyor. Türkiye solu –ve giderek Türkiye toplumu– 68’in özgürlükçü sol atağıyla dönüştürülmediği için pek çok refleks 68 öncesinde kalmış durumda. Türkiye’de 68’liler var ama 68 yok, dolayısıyla zamansız bir 68’e hep ihtiyacımız oldu, şimdi daha çok var. Eşcinselleri aslında hasta olmadıklarını anlatmak durumunda bırakan bir ülke bu demektir. Buna karşı terso hamleler yapılmalı aslında: siyasetin queerleştirilmesi gerek...

AŞK DÜELLOSU REZİLLİĞİ
14 Şubat’taki İstanbul Feminist Kolektifi’nin eyleminden sonra yazdığım 21 Şubat tarihli yazıda erkek cinayetlerinin ‘aşk cinayeti’ diye haber yapılması saçmalığına artık bir son verilmesi çağrısında bulunmuştum. O yazıdan sonraki süreçte çok erkek cinayeti gördük, takip edebildiğim basında kullanılan dile dikkat eden haberler biraz olsun konuya hassasiyet geliştirmeye başladığımızı düşündürüyordu ki bu kez de karşımıza şu aşk düellosu rezilliği çıktı. Özellikle Taraf gazetesindeki Adem Göçeri/Tuğba Ülger imzalı “Aşıkların Kanlı Düellosu” haberi (20 Mart 2010) kanımı dondurdu. Ece Ayhan eskiden söyleşilerinde sıklıkla tekrarlardı, Türklerde düello yoktur anca pusu bilirler, pusu atarlar derdi, memleketimizdeki anlayışı bir metaforla anlatmak üzere. Ama herhalde Türkiye’de zamanla pusuya düello denmeye başlanacağını o da öngörememiştir! Aşıkların düellosu haberi (Taraf’taki güzelleme seviyesine çıkılamadıysa da, başka gazetelerde de bu ifade kullanıldı) İzmir’de 79 doğumlu bir adamın 91 doğumlu bir genç kızın kendisinden ayrılmak istemesini kabullenemeyerek onu tehdit etmesi, taşınmaya mecbur etmesi, taşındığı yerde de takip etmesi, yaşadığı yerde pusu kurarak üstüne atlayıp öldürmesi ama bu sırada kendisinin de ölmesini anlatıyor. Türkiye’de düello kültürü yoksa da en azından biliyoruz ki düello önceden kararlaştırılır, silahlar ve yer seçilir, ve de tanıklar eşliğinde yapılır. Pusuya yatanın kendisi de çatışmada ölünce buna düello denmez! Hep benzer bir siyaset: Ermeniler de bizi vurmuştu, bir düello gerçekleşmişti anlayışına nasıl da benziyor değil mi? Yok efendim eskiden aşıkmışlar, başka bir İzmirli olan şairimiz ayrılık hakkında zaten neler neler demiş, ahmış vahmış. Estetiği burada bulabiliyoruz Türkiye’de, ayrılığa tahammülsüz bir erkeğin pusuya yatıp eski sevgilisini öldürürken kendisinin de ölmesinde, empati kurabildiğimiz dram bu: pusu atanın dramı! Yakında “1915 Kardeşçe Yaşama Düellosu” falan diye de bir başlık bekliyorum kendilerinden... Eskiden kardeşçe yaşamış halkların düellosuna dair güzellemeler ve öldürücü darbelerin sayılarının verildiği ve tasvir edildiği bir yazıda elbet... Tabii Teşkilatı Mahsusa görevlilerinin ‘dramları’yla kurulacak empatilere maksimum özen gösterilerek...

BirGün
28.03.2010


Eklenme Tarihi : 29.03.2010
Haber Editörü : Administrator
  «« GERi
Bu haber 545299 kez okundu.

Haberi
Paylaş
Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir.
Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.

Habere Yorum Yaz

    Hangi trene bindirsinler ? hangi istasyona indirsinler ? hangi dunyadan bahsediyorus? hangi Dunyanın ıssız bir köşesinde ? Neyazıkki bu dunyayı çok bilmişler kendilerine paylaşmışlar bizlere yer yok anlayın ........ama bizi kullanmaya gelince değişikler yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.
Yazan : notes     Beğen
Yorum yazmak için login olunuz


Diğer başlıklardan bazıları.
Haber | Homofobi Bir Hastalık mı? Homofobi Bir Hastalık mı?
   "İfade özgürlüğünün kapsamı ve sınırları oldukça tartışmalı bir konudur. Bununla birlikte Kavaf’ın sarf ettiği sözler gibi “ayrımcılık” ya da “nefret” uyandıracak açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında ele alınmaması gerektiği yönünde çok sayıda uluslararası belge ve karar mevcuttur." "Ayrımcı ...

Haber | Düğününde göğüslerini açan gelin tutuklandı Düğününde göğüslerini açan gelin tutuklandı
   İngiltere’de göğüslerini açarak bir kapıcıya gösteren ve daha sonra kırmızı yüksek topuklu ayakkabıları ile kapıcının kafasına vuran gelin kendi düğününde tutuklandı. 40 yaşındaki Sharon Hancox lezbiyen evliliği kutlamaları sırasında çıkan kavga nedeniyle evliliğinin ilk gecesini bir karakol nez...

Haber | Serseri mayınlar gibi... Serseri mayınlar gibi...
   Ferzan Özpetek`in yeni filmi "Mina Vaganti" ya da Türkçesiyle Serseri Mayınlar, Türkiye`de vizyona girdi. Hem kahkahalarla güldüren hem de hıçkıra hıçkıra ağlatan bir film izlemek istiyorsanız "Serseri Mayınlar" tam size göre... Bir babanın en büyük hayali ailesini bir arada tutup günü geldiğind...

Haber | MorEL Eskişehir`de Yıldönümü Etkinlikleri MorEL Eskişehir`de Yıldönümü Etkinlikleri
   MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu Yıldönümü Etkinlikleri 2010 Programı MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu Yıldönümü Etkinlikleri 2010 Programı 27 Mart Cumartesi Film Gösterimi: “MorEl’ler Filmi” Saat: 16.00-16.30 Yer: EGEV Forum: “Özgürlük Elimizde” Saat: 16.30-18.30 Lgbtt alanında ...

Haber | ABD: Eşcinsel Askerlerin Ordudan Atılması Zorlaştırılıyor ABD: Eşcinsel Askerlerin Ordudan Atılması Zorlaştırılıyor
   ABD, eşcinsellerin orduda kimlikleri gizlemeden görev almasını engelleyen ve kamuoyunda "sorma, söyleme" olarak bilinen politikayı gevşetiyor. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, eşcinsellerin orduda çalışmasını güçleştiren bazı konulara yönelik düzenlemeleri içeren yeni "kuralları" onayladı. Gat...

Haber | Transeksüel Cinayetleri Reuters’ta Transeksüel Cinayetleri Reuters’ta
   "Eşcinseller sadece televizyonda seviliyor"İngiliz haber ajansı Reuters, Türkiye’deki LGBTT’lerin sadece televizyon ekranlarında sevildiğini, gündelik hayatta ise onlara tahammül edilemediğini belirten bir haber yayınladı. “Türkiye’de Transeksüeller Televizyonda Popüler Ama Evde Değil” başlıklı ...

Haber | Türk Psikologlar Derneği: Eşcinsellik Ruhsal Bir Bozukluk Değildir Türk Psikologlar Derneği: Eşcinsellik Ruhsal Bir Bozukluk Değildir
   Türkiye Psikiyatri Derneğinin, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın eşcinsellikle ilgili sözleri nedeniyle yaptığı açıklamanın ardından Türk Psikologlar Derneği de eşcinselliğin “hastalık” olmadığına dair bir açıklama yaptı. Türk Psikologlar Derneğin “Eşcinsellik Ruhsal Bi...

Haber | LGBTT’ler ile Meclis’te Toplantı LGBTT’ler ile Meclis’te Toplantı
   Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın “Eşcinsellik hastalıktır” sözleri tartışma yaratırken, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüellerin (LGBTT) isteklerini Meclis’e taşıyacak iki programı gündemine aldı. Üskül, komisyona çeşit...

Haber | Litvanya: Meclis, Onur Yürüyüşü`nün Yasaklanmasını İstiyor Litvanya: Meclis, Onur Yürüyüşü`nün Yasaklanmasını İstiyor
   Koalisyonun iki ana partisinin üyeleri de dahil elliden fazla Litvanya milletvekili, 8 Mayıs`ta Vilnius`da yapılması planlanan 2010 Baltık Onur Yürüyüşü`nü yasaklamak için bir çağrı yayınladılar. Onur Yürüyüşü için Vilnius Belediye Meclisi`nden ocakta izin alınmış olmasına rağmen, çağrıyı yapan ...

Haber | Newroz Ateşi Gökkuşağı Bayrağını da Dalgalandırdı! Newroz Ateşi Gökkuşağı Bayrağını da Dalgalandırdı!
   Diyarbakır Newroz’unda Gökkuşağı Bayrağı da Dalgalandı! Newroz ateşinin herkesi özgürleştireceğine dair umutlar, Türkiye’nin dört bir yanından gelen lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin alanda yarattığı etki ile arttı. Önceki ismi ile Piramid, şimdiki ismi ile Hevjin LGBTT oluşumu i...


|   İletişim  |   Sözleşme  |   Yardım  |   Site Haritası  |  

Gabile.com bir tanışma, arkadaşlık ve eğlence servisidir.
Bu siteye üye olan herkes Kullanıcı sözleşmesini okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Her hakkı saklıdır. Copyright ©1999-2013 GaBiLe


GaBiLe Bir Kodme Hizmetidir.
Veri Merkezi