19. LGBTT Onur Haftası’nda Yıkılmadık Tabu Kalmayacak!
19. LGBTT Onur Haftası bir haftaya yayılmış bir takvimle Trans Onur Haftası’nın bıraktığı yerden başlıyor.
İstiklal Caddesi özgürlük isteyen LGBTT’lerle bu yıl 26 Haziran Pazar günü buluşacak! Onur Yürüyüşü Taksim Tramvay Durağı’ndan saat 17:00’de başlayacak.
Bu yıl “tabu” temasının işleneceği 19. LGBTT Onur Haftası, 20-26 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek panel, atölye, forum, film gösterimi, piknik, konser, Hormonlu Domates ödül töreni ve Onur Yürüyüşü gibi etkinliklerle kutlanacak. Etkinlikler çerçevesinde Ermenistan’dan gelen anarko-feminist grup Pincet de bir konser verecek.
LGBTT Onur Haftası’nda “güçlenmek, şenlenmek, şenlendirmek, kolektif ve kişisel tabuları kırmak ve kırdırmak için” 20 – 26 Haziran arasında 19. kez buluşulacak.
19. LGBTT Onur Haftası, paneller, forumlar, atölyeler, film gösterimleri, söyleşiler derken bir haftaya yayılmış bir takvimle Trans Onur Haftası’nın bıraktığı yerden devam ediyor.
Onur Haftası, homofobiye ve transfobiye, toplumsal cinsiyet rollerine ve kurumsal aileye, bedenleri disipline eden ve kimliklendiren politikalara, eril kent düzenine ve kentsel dönüşüme, ayrımcı ve nefreti örgütleyen politikalara karşı hep beraber söz üretmek için çağırıyor.
“And the domates goes to…”
Bu yıl yedincisi gerçekleştirilecek Hormonlu Domates ödül töreninde geçtiğimiz yıl boyunca homofobik ve transfobik söylem ya da eylemleriyle tepki çeken kişi ya da kurumlar arasından, internet üzerinden yapılan oylama sonucunda “kazananlar” İstanbul Live’da düzenlenecek ödül töreniyle (21 Haziran 21:00-02:00) domateslerine kavuşacak.
Paneller ve Forumlar
Yeni Anayasa süreci, Ayrımcılık Yasası Nefret Suçları yasa taslağı gibi konuların tartışılacağı “Yasa ve Tabu”; queer teorisi, beden ve tabu içerikli “Queer-Tabularımıza Arkadan Yaklaşmak”; LGBT hareketinin feminist ve sendikal hareketlerle bileşenlerinin masaya yatırılacağı “Kardeş Hareketlerde LGBT Politikaları”, Türkiye’deki LGBT bireylere yönelik ayrımcılığa son ver çağrısıyla gerçekleştirilecek “Eşitlik Hemen Şimdi”, yurtdışından katılımcıların da yer alacağı “Aile İçindeki Tabular”; eril söylemlerin, kadınlık deneyimlerinin, LGBT’lerin kamusal alana ne şekilde dahil olduklarının tartışılacağı “Şehir ve Tabular” bu yılki etkinliklerde gerçekleştirilecek olan paneller. “Medyada LGBT Tabular” konulu forumda ise, Türk basınında ve uluslararası medyada LGBT bireylere ilişkin haberlerin basında nasıl yansıtıldığı, medyanın nefret suçu işleme eğilimi ve bunun engellenebilirliği konulu sunumlar yapılacak.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da Devrim Hareketleri: Kadınlar ve LGBTT’ler, başlıklı paneldeyse Suriye ve Mısır`dan aktivistler Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki kadın ve LGBTT hareketlerinin devrim hareketleriyle ilişkisi; kazanımlar, deneyimler ve geleceğe dair planlar üzerine konuşacak.
Programda ayrıca 2 yıl önce eşcinselliği yasaklayan yasanın kaldırılmasının ardından Hindistan`da düzenlenen ilk Onur haftasını anlatan 377`siz 365; ve Londra`nın ilk Seks İşçileri Film festivalinden filmler yer alıyor.
Tabu temasıyla bağlantılı olarak, Onur haftası ekibinin hazırladığı tabu kartlarıyla yapılacak pikniğin ardından Aylin Kuryel ve Emrah Irzık`ın Tabu filmi gösterilecek.
Türkiye çapındaki üniversitelerden LGBT kulüp ve gruplarıyla öğrencilerin katılacağı Anti(HomofobiTransfobi) Öğrenci Buluşması`nda, bir manifesto kaleme alınacak.
Atölyeler
Regl tabusu, Kathak dansı, beden atölyesi, Queer tango içerikli atölyelerin bazılarında katılımcı sayısının kısıtlı olması nedeniyle önceden kayıt yaptırmak gerekiyor.
Onur Yürüyüşü ve kapanış partisi
26 Haziran Pazar günü 17:00’de Taksim Meydanı’nda tramvay durağından başlayacak olan Onur Yürüyüşü İstiklal Caddesi üzerinden Tünel’e kadar devam edecek. Hafta etkinlikleri, yürüyüşün ardından Mute’ta verilecek kapanış partisiyle sona erecek.
Programla ilgili ayrıntılı bilgiye //www.lambdaistanbul.org/s/etkinlik/lgbtt-onur-haftasi-2011-programi adresinden ulaşılabilir.
PROGRAM
20 Haziran Pazartesi
Atölye: Histerik, Kirli ve Hastalıklı: Regl Tabusu
13.00-15.00 / Lambdaistanbul Kültür Merkezi
Modern tıp reglin “kadın bedeni”nin doğal bir fonksiyonu olduğunu söylüyor fakat aynı zamanda doğal bir fonksiyonun yarattığı hormonal denge değişikliği bir “sendrom”a yol açıyor (pre-menstrual sendrom, pms). Reklamlarsa, regl kanının gizlenmesi gereken bir şey olduğu konusunda var olan yargıyı güçlendiriyor.
Regl “kadın bedeni” olarak kabul edilen bedenin “doğal” bir akışıysa kanımızı gizlemek için gösterdiğimiz çabaların anlamı ne? Ya ilk kanamada annemizin attığı tokat, ilk kanamayı sormak için “Halan geldi mi?” gibi şifrelerin anlamları? Bütün bu gizlilik hayatlarımızda nasıl bir etki yaratıyor? Aylık kanamalarımızı neden hastalıkla ifade ediyoruz? Bu bizi içselleştirilmiş bir kendi bedenine yönelik nefrete götürmüyor mu? Kadınlığın sadece doğurganlık üzerinden tanımlanması kanamayan kadınlar için nereye tekabül ediyor? Trans hafızasında regl kanının yeri ne?
Atölyede bu soruları ve daha fazlasını soracak ve beraber cevap arayacağız.
Atölye translara ve kadınlara yöneliktir.
Panel: Yasalardaki Yasak Kelime: LGBT
16.00 – 18.00 / Cezayir Büyük Salon
Moderatör : Özlem Çolak – Lambdaistanbul
Konuşmacılar: Berna Ekal – EHESS Üniversitesi, Doktora
Mehmet Uçum – Avukat
Mehmet Tarhan – Lambdaistanbul
Yeni Anayasa süreci, Ayrımcılık Yasası üzerine tartışmalar, Nefret Suçları yasa taslağı… Yasalara ve hukuka dair çokça kafa patlatacağımız, konuşacağımız meşakkatli bir dönem bizi bekliyor. Bizler, LGBT örgütleri ve bireyleri olarak olması gerekenleri yüksek sesle haykırıyoruz ve neler istediğimizi çok iyi biliyoruz. O yüzden bu panelde neler olması gerektiğini konuşmayacağız. Herkesin önünde eşit olduğu iddia edilen ancak LGBT bireyleri ve diğer kimi toplumsal kesimleri dışarıda bırakan yasal sistemin kendisini masaya yatıracağız. LGBT örgütleri ve bireyleri olarak yasal sisteme karşı da nasıl bir mücadele pratiği geliştirebileceğimizi tartışacağız.
Ve şu basit soruyu soracağız: Adalet neyin temelidir?
Atölye: Kathak Dansı
18.30 – 20.00
Kathak dansı, (Bollywood ile karıştırılmasın) Kuzey Hindistan çıkışlı klasik bir danstır. Bu tekniğe ilk ilgi, tarihindeki bir unsurdan doğar: Hindistan’daki neredeyse tüm klasik danslarda olduğu gibi, Kathak da tapınaklarda geliştirildi ve yalnızca oralarda icra edilirdi. Yüzyıllar boyunca, sadece tapınakların kutsal adamları, üst sınıflar, dansçılar (ve tanrılar) erişimine sahip olabildiler. Zaman içinde, birtakım kimseler daha içerilerdeki kutsal hücrelere girebilmek için tapınak dansçılarının kılığına büründüler ve sonrasında kaçıp halka sunmak üzere, yıllarca gizlenen birçok öykü ve dans türü öğrendiler. Bu aktarımın, bölgedeki ilk sokak tiyatrosu/sanatı türlerinden biri olduğu düşünülür. Sonrasında, atölyede elbette ayrıntılarına gireceğimiz çok sayıda dönüşüm geçirdiği bilinir. Hiçbir performansında toplumsal cinsiyete dayalı bir fark olmayan bu dans türü, hem erkekler hem kadınlar tarafından icra edilir. Çünkü geleneksel olarak, bir Kathak performansında yalnızca bir dansçı vardır ve bu kişi, her tür ve cinsin her karakterini performansında içermiş olur. Her Kathak Dansçısı, icrasında kullanabilmek için bir dizi toplumsal cinsiyet ifadesine bürünmek zorundadır. Bir bakıma, süsü pulu ve boynuna doladığı tüylü şalı olmadan bir tür antik “drag” olarak düşünülebilir. Bu kısa atölye, dans kültürüne ilgi duyan kimselere, bu muhteşem teknik ve performans tarzının bir numunesini sunmak için karşınızda! (Bol, rahat kıyafetler içinde gelin ve bir hafta boyu ağrıyacak ayaklara hazır olun!)
Adres: Yüksek Kaldırım Caddesi, Şimşek Han No:16/7
Katılım 12 kişi ile sınırlıdır. Atölyeye kayıt için: goo@riseup.net
Lubunya Sofrası
20.00 – 23.00 / Anadolu Sokak (Amargi Cafe’nin bulunduğu sokak) Tabak: 5 TL
‘Tencerem var tavam var, lubunyayım ayol havam var’ diyen lubunyaların zengin mutfağından, birbirinden şugar ellerle hazırlanan, birbirinden lezzetli habbelerle birlikte gullüm ediyoruz. Terbiyeli manti çorbası, lubunya pilaki, putkasıyarık, kolime alıktı gibi yemekler, digin parmağı ve sütlü Naciye gibi tatlılar ve putka hoşafından Kezban on the koli’ye uzanan özel içeceklerle bu geceyi tatlandırıyoruz.
Not: Vegan menümüz mevcuttur.
21 Haziran Salı
Atölye: Beden
13.30 – 16.30 / Çıplak Ayaklar Dans Stüdyosu
Yürütücü: Gizem Aksu (illet)
Beden atölyesi; bedenleri üzerine düşünmeye vakit ayırmak isteyen katılımcıların kendi bedenlerini keşfetmesini ve bedenleri üzerinden farkındalık yaratmalarını amaçlayan bir atölyedir. “Dinlemek” ve “dokunmak” anahtar sözcükleri üzerine kurulu atölye, katılımcıları “fiziksel beden”, “duygusal beden”, “toplumsal beden” ve buna eklenebilecek farklı beden tanımları üzerinden beden ve cinsellik üzerine yoğunluklu bir keşfetme sürecine davet eder. Beden atölyesi; her bedenin ve her bedensel deneyimin biricik olduğunu kabul ederek bu biricikliği keşfetme ve fark etme üzerine bir giriş çalışmasıdır.
*Atölye sadece kadın ve translara açıktır.
Panel: Queer – Tabularımıza “arkadan yaklaşmak”
16.00 – 18.00 / Cezayir Büyük Salon
Moderatör : Sibel Yardımcı – MSGSÜ
Konuşmacılar: Rahmi Öğdül – Bilgi Üniv.
Mauro Cabral – GATE (Global Action for Trans Equality)*
Hülya Durudoğan – Koç Üniv.
Bu seneki temamız ‘tabu’ olunca, olası bir queer teorisi panelini de, tabu mevzuuna queer yaklaşımlar üstünden yapmak istedik. Sibel Yardımcı, queer ve tabu üzerine kısa bir giriş konuşmayla modere edeceği panelde, Rahmi Öğdül tam buradan yakarak “tabulu ve tapulu bedenler”i anlatarak başlamış olacak söze. Bedenlerden konuşmaya başlamışken, devamında, transaktivist Mauro Cabral’dan interseksüelite ve tabu üzerine anlattıklarını dinleyeceğiz. Hülya Durudoğan ise Cogito’nun son sayısında kaleme aldığı “Judith Butler ve Queer Etiği” başlıklı yazısının tabuyla ilişkisi üzerinden hazırladığı sunumunu aktaracak.
*Ardıl çeviri yapılacaktır.
Atölye: Kathak Dansı
18. 30– 19.30
Panel: Kardeş Hareketlerde LGBT Politikaları
19.00 – 21.00 / Cezayir Büyük Salon
Moderatör :İsmigül Şimşek
Konuşmacılar: Hilal Esmer – Amargi
Sosyalist Feminist Kolektif
Nilgün Yurdalan – Bağımsız feminist
Şehri Karayel – İTÜ Cins Arı
Ayşe Panuş – Eğitim-Sen
Nebile Irmak – DİSK/Genel-İş Sendikası
Başta feminist hareket, sendikal hareket, Kürt hareketi ve devrimci-sosyalist hareket gibi bileşenlerden oluşmasını düşündüğümüz bu paneli, zaman-içerik sıkışmasında harcamamak için feminist hareket ve sendikal hareketle sınırlandırdık. Farklı yapılardan gelen konuşmacıların, kendi hareketleri/grupları içerisindeki (eğer varsa) LGBT politikalarını ve bu konuda yaptıkları çalışmaları ve karşılarına çıkan engelleri anlatacakları birinci bölümde, Onur Haftası’nın bu seneki teması olan ‘tabu’nun nasıl bir etkisi olduğunu yeniden düşüneceğiz. Soru cevap şeklinde devam edecek olan ikinci bölümün ise, bu hareketler arasındaki köprüyü güçlendirmenin yollarını arayacağımız kısa bir forum olmasını arzuluyoruz.
Hormonlu Domates Ödül Gecesi
21.30 - 02.00 / İstanbul Live
“And the DOMATES goes to…”
7. Geleneksel Hormonlu Domates Homofobi-Transfobi Ödülleri sahiplerini buluyor.
Ödüller, tören sonrası gullümünde çok fena ıslatılıyor!
22 Haziran Çarşamba
Piknik ve Tabu Oyunu
14.00 – 16.00 / Taksim Gezi Parkı
Onur Haftası ekibinin hazırladığı kartlarla tabu oynayacağız, tabularımızı konuşacağız. Piknik için atıştırmalık getirmeyi unutmayın!
Film Gösterimi: Tabu
17.00– 18.00 / Lambdaistanbul Kültür Merkezi
Yönetmenler: Aylin Kuryel & Emrah Irzık (2008), 34 dakika
Gençler “Tabu” oynuyor ama bu defa kartların üzerinde Türkiye’nin gerçek sosyal, cinsel ve politik tabuları var.
Atölye: Kathak Dansı
18.30- 20.00
Film Gösterimi: IXE
19.00 – 21. 00 / Beyoğlu Yeşil Ev
Yönetmen: Lionel Soukaz (1980), 48 dakika
Bu seans Yekhan Pınarlıgil tarafından hazırlanmıştır.
CRUCIFIX
IXE (X yazılır, iks okunur, bir çığlık, bir yara gibi), içinden patlayan, çarmıha gerilmis bir film. 4 ayrı ekranda aynı anda gösterilmek için düşünülmüş X bir parçalanma : 4 anayönde, çarmıhın 4 ucunda, Savaş, Seks, Din ve Uyuşturucu. Üst üste gelen imgeler, gözün zorlukla algıladığı flaşlar ve ustalıklı tekrarların hazırladığı görsel oyun bize cinsellik ve cinsiyetin aynı zamanda bir vücut savaşı, papanınsa halkın uyuşturucusu olduğunu hatırlatıyor. Televizyon karşısında dünyanın tüm iğrençliğini göğüsleyen bu genç adamın hikayesi bir eroin partisini, modern bilinçaltının canavarlarını ortaya çıkaran nesnel bir alan olarak betimliyor. Guy Hocquenghem
Ixe aynı adla anılan yasaya adanmış bir film. Ixe titretsin, ürpertsin. Bu; firar, kriz, zeval, travesti, sertleşmiş, irkilen vücut, baskı, savaş, siyasi şiddet, eroin, kaybolmuş vücut görüntüleri. Bu; boks maçı, orman kanunu, hayatta kalma, tenis maçı görüntüleri. Endişe ve utançtan kusturan siyasi ve dini şahsiyetler. Ixe bunların hepsi olsun: Bir çözümleme, kişisel bir çalışma (ayna), 80′li yılların bir resmi, ne isterseniz, çok da önemli değil, ama Ixe, insanın tüylerini diken diken yapan o şey, hayatın ürpertisi olsun. Lionel Soukaz
*Salon 50 kişiliktir.
23 Haziran Perşembe
Panel: “Eşitlik Hemen Şimdi! – Türkiye’deki Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans bireylere yönelik ayrımcılığa son ver”
Saat: 12.00-13.30 / Cezayir Büyük Salon
Moderatör : Murat Çekiç – Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü
Konuşmacılar: Andrew Gardner – UAÖ Uluslararası Sekretarya’dan Türkiye araştırmacısı
Damla Gülmez – Kaos GL
Buse Kılıçkaya – Pembe Hayat
Eylül Yıldız – MorEl
Rüzgar Gökçe Gözüm – Lambdaistanbul
Deniz Solmaz – Siyah Pembe Üçgen
Uluslararası Af Örgütü’nün LGBT hakları ile ilgili raporunun açıklanması ile başlayacak panelde, LGBT aktivistleri ve hak savunucuları raporun sonuçları üzerine konuşacak, Türkiye yetkililerinden istekler ve bu istekleri gerçekleştirmek için Af Örgütü’nün yürüteceği kampanya tartışılacak.
Uluslararası Af Örgütü’nün kampanyası, ayrımcılığa karşı yasa ve anayasa değişikliklerinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerini içermeleri; homofobik ve transfobik nefret suçlarının soruşturulması ve bu suçları işleyenlerin cezasızlığına son verilmesi ve örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarının korunması konularına odaklanıyor.
Film Gösterimi/Söyleşi: Londra’nın Gelmiş Geçmiş İlk Seks İşçileri Film Festivali’nden Filmler
15.00 – 17.00 / Lambdaistanbul Kültür Merkezi
Film endüstrisi seks işçilerini sever. Ya tehlikeli suçlular tarafından kontrol edilen; savunmasız, düşmüş melekler olan ve öznellikleri ya da iktidarları olmayan; ya da sığ, materyalist, matipulatif ve etik olmayan bir biçimde temsil edilen seks işçileri ile doludur. Kaşarlanmış ve “tüketilmiş”. Bu öncelikle dikkat çekmek istediğimiz şey -çoğu zaman bu temsil pezevenkler, torbacılar ya da çıldırmış bahisçiler tarafından vahşice öldürülmüş bir fahişenin ötesine gitmedi.
Daha fazlasını istiyoruz: Yaşayan, mücadele eden tüm seks işçilerini ve tekdüze, tek boyutlu karakterler ve sterotiplerden uzak temsillerini görmek istiyoruz;
Seks işçilerinin; deneyimin çeşitliliğini, toplumsal cinsiyeti, cinsellikleri, sınıf ve ırkçılığı göz önünde bulunduran karmaşık tasvirlerini görmek istiyoruz.
Gerçek seks işçilerinden filmler ve hikayeler, etik olarak üretilmiş belgeseller istiyoruz.
Bizi konu edinmek istedikleri sürece, işbirliği içerisinde olan medya ve film endüstrisinin bunu yakın zamanda gerçekleştirmeyeceği çok açık.
Bu yüzden konuyu kendimiz ele almaya karar verdik, ve gururla sunuyoruz:
Londra’nın Gelmiş Geçmiş İlk Seks İşçileri Film Festivali
Filmden sonra Avrupa Seks İşçileri Derneği’nden (Sex Work Europe) aktivistlerle söyleşeceğiz.
Atölye: Queer Tango
15.00 – 18.30 / Çatı Dans Stüdyosu
Düzenleyen: Faysal Tekoğlu
Tango genellikle erkeğin yönettiği kadının takip ettiği sekliyle yapılsa da tangoda queer pratikler dansın kendisi kadar eski aslında. Queer tango herkesin kendi kimliğiyle varolabileceği hem yönetip hem de takipçi olabileceği bir dans. 3 derste tango öğretmek gibi bir iddiamız yok, amaç, onur yürüyüşünde sokakta dans etmek isteyenleri queer tango ile tanıştırmak. 3’er saatten 2 günlük buluşmalarda onur yürüyüşünde yapılacak koreografi çalışılıp, pazar günü son prova ve süslenme partisi ile atölye çalışması sona eriyor.
Atölye 30 kişi ile sın
|
|
Eklenme Tarihi : 21.06.2011 |
Haber Editörü : Administrator |
«« GERi
|
Bu haber 450830 kez okundu.
|
Haberi Paylaş |
Face
|
Blog
|
Frien
|
Mysp
|
Twit
|
|
Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan gabile.com sorumlu tutulamaz.
Habere Yorum Yaz |
|
bu yürüyüşler bir şey değiştirmiyor ancak katılan arkadaşlarımız spor yapmış oluyorlar iki slogan atıp stres atmış oluyorlar o kadar.içimizden her iki kişiden biri bu homofobik hükümete oy verdiği sürece bu yürüyüşler eylemler çok ikiyüzlülük geliyor bana bunu da belirtmek isterim...
Yazan : themert
Beğen
|
|
ARTIK YETER !uluslar arası af örğütüne göre
1)26 yaşındaki Ahmet Yıldız, gey olduğunu açıkladıktan sonra evinin önünde vurularak öldürüldü. Birçok kişi bu vakanın “namus” cinayeti olduğuna inanıyor. Ahmet ailesinden şiddet tehditleri alıyordu; ailesini şikayet etti ve koruma istedi.devlet hiç bir şekilde üstünde durmadı cinayete teşvik etti
2)Lambdaistanbul`un 2010`da yaptığı anket çalışmasında 104 trans kadının yüzde 89`unun gözaltında fiziksel şiddete maruz kaldığını belirttiği hatırlatıldı.
3)LGBT örgütlerinin 2010 yılı boyunca cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle öldürüldüklerine inanılan 16 bireyi belgelediği belirtildi.
4)Uluslararası Af Örgütü Türkiye Masası raprotörü Andrew Gardner, hükümet görevlilerinin homofobik ve transfobik açıklamaları ile LGBT bireylere karşı ayrımcılığı teşvik ettiğini söyledi
5)uluslar arası af örğütüne göre türkiyede , eşcinseller sözlü şiddet, fiziksel şiddet, aileden dışlama karşı karşıya olduğunu bu insanlara hiçbir siyasi parti destek çıkılmadıklar
6)2011 yılında öldürülen eşscinsellerin saysı 300 fazla olduğu söylenilmiş
ARKADAŞLAR GİDİŞAT hiçte iç açıcı değil !! daha kötü bir ortam bekliyor!! Bu ayrımc protesto etmek için alanlarda ölmalıyız !!! gökuşağı bayrağınıaçıp !! haykırmalıyız!! BİZDE EŞCİNSELİZ İNSAN GİBİ YAŞAMK İSTİYORUZ DEMELİYİZ!!BİZ BURDAYIZ ALIŞIN DEMELİYİZ !! AKSİ TAKDİRDE ÇOK KÖTÜ GÜNLER BİZİ BEKLİYOR!!!
Yazan : kutu2121
Beğen (3 kişi bu yorumu beğendi.)
|
|
bu ülkede yürüyüşle falan hiç bir şey kazanılmadı bugüne kadar kendimizi kandırmayalım.cumhuriyet yürüyüşleri oldu cemaatçiler kazandı,ygs yürüyüşleri şifre sehven vardır dediler üstünü geçiştirdiler,travestilere saldıranlar oldu üzerine bu hükümetin polisi bir dayak daha attı mağdur arkadaşlarımıza ama hala her iki eşcinselden biri bizi bu kadar ezenlere oy vermekten alamadı kendini.bu yürüyüş gövde gösterisidir biz de varız demektir o kadar hak arıyorsak önce hakkımız çalanlara oy vermemeyi öğreneceğiz!
Yazan : demircan1
Beğen (1 kişi bu yorumu beğendi.)
|
|
ne kadar hoşuma gidiyor bu tür aktivitelerin yapılması dilerim giderek sayıları artar ve toplumda pozitif bilinç oluşur gaylere ve gayliğe karşı
Yazan : gomorder
Beğen (1 kişi bu yorumu beğendi.)
|
Yorum yazmak için login olunuz
|
|
|